ForumAlem
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
forum kurmak | ©phpBB | Bedava yardımlaşma forumu | Suistimalı göstermek | Son tartışmalar
ForumAlem

ForumAlem
 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  AramaArama  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 30 agustos zaferi

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
ToPrAk
Admin
Admin
ToPrAk


Mesaj Sayısı : 457
Kayıt tarihi : 05/08/08
Yaş : 35
Nerden : KONYA

30 agustos zaferi Empty
MesajKonu: 30 agustos zaferi   30 agustos zaferi Icon_minitimeC.tesi Ağus. 09, 2008 9:35 am

Sakarya Zaferi'nden sonra İtilaf Devletleri'nin Türkiye hakkındaki düşüncelerinde gözle görülür değişiklikler meydana gelmişti. Bilhassa İngiliz kamuoyunda Yunanlılar'a karşı oluşan güvensizlik açık olarak görülmeye başlamış, Avam kamarasında yapılan bir toplantıda, Yunanlıların uzlaşmaz tutumları karşısında yegane çarenin ekonomik abluka olduğu vurgulanmıştı1. Yunanlılar tarafını tutan İngilizler bile, Sakarya'da Türk zaferine bakarak Yunan ordusuna güven duyulamayacağı kanaatini gizlemiyorlardı.2 Ayrıca, Hindistan'da Gandhi'nin Müslüman Hintlilere destek vermesi, "Ahmedabad'taki Millî Hint Kongresi'nin İstanbul'un boşaltılmasını, İzmir'in ve Edirne ile birlikte Doğu Trakya'nın Türkiye'ye geri verilmesini" ısrarla istemesi İngiltere'yi güç durumda bırakmıştı. Sonuçta içte ve dıştan gelen yoğun baskılar karşısında İngiltere ile müttefikleri, hem Şark Meselesini görüşmek ve hem de Türk askerî harekatını durdurmak maksadıyla, 21 Mart 1922'de Paris'te toplandılar ve aldıkları kararlan 22 Martta Türkiye ve Yunanistan'a bildirerek, mütareke teklifinde bulundular. Mütareke teklifinin bir sureti, İstanbul Hükümeti Hariciye Nazırı Ahmet İzzet Paşa ile Paris'e gelmiş olan Yusuf Kemal Bey'e de verildi.3 Konferansta birlikte hareket etme kararı alan İstanbul ve Ankara heyetleri yaptıkları görüşme ve beyanatlarla da bunu ortaya koymuşlardı.4 Bâbıali ise, İstanbul'daki İtilaf Devletleri Yüksek komiserlerine verdiği cevabî notada, mütareke teklifinin kabul veya reddini ortaya koymamakla beraber bu hususta cevap vermenin yalnız İstanbul Hükümeti'ne ait olmadığını ve konferansın teklifinde İzmir ve Anadolu'da işgal altındaki arazinin tahliyesinden bahs olunmadığı, Trakya hakkında ise hiç bir kayıtın mevcut bulunmadığını ve Trakya geri verilmediği takdirde İstanbul'un herhangi bir tecavüze karşı müdafaa edilemeyeceğini bildirerek, bu hususta İtilaf Devletlerinin nazar-ı dikkatlerini çekmiştir.5 İtilaf Devletlerinin bu notasına cevap vermek için Yusuf Kemal Bey'in dönmesini bekleyen Ankara ise, cevap vermeye hazırlanırken, İtilaf Devletleri 26 Mart 1922 tarihinde ikinci bir nota daha verdiler. Bir anlamda barış şartlarının esaslarını kapsayan bu nota, aslında Sevr'in başka bir şekilde ifadelendirilmiş hali idi.6 Yunanistan ise, Anadolu'da düştüğü çıkmazdan kendini çıkarabilecek olan bu mütareke teklifini derhal kabul etti. Buna karşılık Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti, İtilaf Devletleri'nin notalarına 5 Nisan 1922 tarihinde vermiş olduğu cevapta, prensip olarak mütarekeyi kabul ettiğini, fakat mütarekenin imzalanmasından itibaren dört ay içinde Anadolu'nun boşaltılmasını istediğini bildirdi.7 Ankara'nın kararını bütün gücüyle destekleyen Bâbıali, 8 Nisan'da üç müttefik devlet hariciye nazırlarına cevabi bir nota verdi. Bizzat Hariciye Nazırı İzzet Paşa tarafından yüksek komiserlere verilen bu notada, Yakın Doğu'da sulh ve sükûnun yeniden hakim olduğunu görmek arzusunda olan Bâbıali, üç hafta içinde murahhaslarını konferansa göndermeye hazır olduğunu bildirdi. Ayrıca, mevcut cepheden çekilecek olan Yunan ordusunu, ne de başka Yunan birliklerinin Türkiye'ye nakil ve yığınak yaptırılmamasını talep etti.8 Fakat İtilaf Devletleri, 15 Nisan'da verdikleri cevapta Ankara'nın tekliflerini reddettiler. Ankara, buna rağmen 22 Nisan 1922 tarihinde verdiği cevabi notada, mütareke konusunda anlaşmaya varılmasa bile, sulh görüşmelerini ertelemenin uygun olmayacağını bildirerek, İzmit'te bir konferans toplanmasını teklif etmişse de, bu teşebbüsten de bir sonuç almamamıştır.9

İtilaf Devletleri ise, Anadolu'nun tahliyesi için sulh şartlarının kabul edilmesinde ısrar ediyorlardı.10 Halbuki İtilaf Devletleri, Türkiye'nin istiklal ve mevcudiyetini temin eden bir antlaşma ortaya koysa, Ankara Hükümeti sulha razı olacağı gibi, İstanbul'la olan anlaşmazlık da sona erebilecekti." Nitekim aynı hususa dikkat çeken veliahd Abdülmecid Efendi, "Daily Express" gazetesinin İstanbul'daki muhabirine verdiği beyanatta, İtilaf Devletleri'nin Edirne ve Gelibolu hakkındaki kararlarını değiştirdikleri takdirde teklif edilen şartların Türkiye ile barış yapılmasına yeterli olabileceğini ifade etmiştir.12 Bunun yanısıra, 2 Mayıs 1922 tarihinde, İstanbul'da İngilizce ve Fransızca yayımlanan "L'Aurore" gazetesi muhabirine verdiği beyanat gerçekten "Kuvâyı Milliye'yi" destekler mahiyettedir. Dünyanın ilerlemesi için en iyi vasıtanın milletlerin birbirlerine yaklaşması olduğuna işaret ederek, "Birbirlerine yardım etmek mecburiyetinde olan İngiltere ve Türkiye'nin de yakınlaşmasını sağlayacak yegane gerçeğin sulh olduğunu, bugün ise en mukaddes haklarını müdafaa mecburiyeti altında bırakılan Türklerin, bu kadar kanlı muharebelerden sonra şeref ve haysiyetlerini kırmayacak bir sulhdan başka bir şey istemediklerini söylemiştir.13

Ancak, bütün bu iyi niyetli beyanat ve gayretlere rağmen, Yunanlılar Anadolu üzerindeki isteklerinden vazgeçmiş değillerdi. Aksine işgal etmiş oldukları Türk topraklarını terk etmelerinin söz konusu edildiği sıralarda, bazı yerleri yeniden işgal etmeye başlamışlardı. Nitekim, İtalyanlar'ın 18 Nisan 1922'de Menderes Vadisi'nden çekilmeleri üzerine, hemen harekete geçerek, 21 Nisan'da Söke'yi, 30 Nisan'da Kuşadası'nı işgal ettiler. Nihayet bir de göz dağı vermek isteyen Yunanlılar, 7 Haziranda Samsun'u bombardıman ettiler. İstanbul ve Ankara Hükümetleri bu saldırıyı şiddetle protesto ettiler.14 Bu olayın yankıları henüz sona ermişti ki, İzmir ve Manisa çevresini Yunanistan'a ilhak etmek için harekete geçen İzmir'deki Yunan komiseri Sterghiades bir milli savunma ligası teşkil ederek, 30 Temmuz 1922'de "İonia Muhtariyetini" ilan etti.15 Bu gelişmeler üzerine Bâbıalı, 1 Ağustos 1922 tarihinde İstanbul'daki müttefik devletlerin yüksek komiserlerine bir nota vererek, Yunanlıların Batı Anadolu'da muhtariyet ilan etmelerinin, hiç bir kıymeti olmadığını bildirerek sert bir dille protesto etti.16 Bunu 9 Ağustos'ta Ankara'nın protestosu izledi. Ancak, Yunanlıların istekleri bununla da bitmemiş, bu kere barışı Türklere zorla kabul ettirmek için, İstanbul'u işgal etme teşebbüsüne giriştiler. Bunun için 29 Temmuzda İngilizlere başvurarak müttefiklerin iznini istediler.17 Fakat bu istekleri müttefiklerce kabul görmedi. Bilhassa İstanbul'un ve Boğazların İngiltere'nin kontrolu altına girmesi demek olan böyle bir hareket, Fransa ve İtalya'yı telaşlandırdı. Bunun üzerine Yunanlıların muhtemel bir harekatına karşı gerekli tedbirleri alan İngiltere, 31 Temmuzda Fransa ve İtalya ile birlikte Yunan isteklerini reddetti.18 Bununla beraber İngiltere Başbakanı Lloyd George, 4 Ağustos 1922 tarihinde Avam Kamarası'nda yaptığı bir konuşmada, savaşın bütün sorumluluğunu Osmanlı Devleti'ne yükleyerek, Ankara'nın tüm teklifleri reddettiğini; Yunanlıların her savaşta yararlılık gösterdiklerini; Karadeniz Bölgesi'nde Türklerin Hıristiyanlara zulmettiğini ve azınlıkları yok etme politikası izlediğini söyleyerek Türkiye'yi tehdit etti.19 Lloyd George'un tehdidine Türk ordularının başkumandanı Mustafa Kemal Paşa aldırış etmedi. İstanbul Hükümeti Hariciye Nazın Ahmet İzzet Paşa ise 14 Ağustosta İngiliz Yüksek Komiserliği'ne bir nota vererek, Lloyd George'un nutkunu protesto etti.20 Böylece hiç bir taraftan destek bulamayan Yunanlılar, İtilaf Devletleri'nin kararlı tutumu karşısında İstanbul hakkındaki isteklerinden vazgeçmek zorunda kaldıkları gibi, 15 Ağustos 1922'de müttefiklerin "İonia" muhtariyetini reddeden notasını aldılar.21
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
30 agustos zaferi
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
ForumAlem :: TariH :: Osmanlı Tarihi-
Buraya geçin: