ForumAlem
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
Yetkinforum.com | ©phpBB | Bedava yardımlaşma forumu | Suistimalı göstermek | Son tartışmalar
ForumAlem

ForumAlem
 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  AramaArama  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 19 MAYISLARIN ANLAM ve ÖNEMİ

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
ToPrAk
Admin
Admin
ToPrAk


Mesaj Sayısı : 457
Kayıt tarihi : 05/08/08
Yaş : 35
Nerden : KONYA

19 MAYISLARIN ANLAM ve ÖNEMİ Empty
MesajKonu: 19 MAYISLARIN ANLAM ve ÖNEMİ   19 MAYISLARIN ANLAM ve ÖNEMİ Icon_minitimeC.tesi Ağus. 09, 2008 9:34 am

Mondros Mütarekesi sonrası Osmanlı aydınları dağınık ve şaşkın bir durumdaydılar. Hatta kurtuluş çaresi olarak mandaterlik ve himayeler bile tartışılıyordu. Kimisi çiftçilik yapmayı düşünüyor, kimisi A.B.D. mandasının bir kurtuluş yolu olacağını savunuyor,kimisi de İngiltere’nin insafına sığınmakta medet umuyordu. Silahları elinden alınan ordu dağıtılmıştı. Kırgın ve kızgın, umutları tükenmiş subaylar, İstanbul’ un birahanelerinde, ya da yoksul Anadolu’nun çeşitli köşelerinde teselli aramaktaydılar. Yıllar süren savaş, halkada büyük bir bezginlik yaratmıştı. Kuşkusuz, hiç bir olasılık, yeni bir savaş kadar ürkütücü gelmiyordu. Mustafa Kemal Paşa ise, bu koşullarda İstanbul’da bir iş yapılamayacağı bilincinde idi. Bu arada Sultan Vahdeddin’in “ordu müfettişi” sıfatı ve kendini mülkî ve askerî yetkililere emir verecek yetkiyle donatarak, olağanüstü görevle Anadolu’ya gönderirken, Yunanistan, İzmir’e asker çıkartıyor; Anadolu ve Trakya’nın değişik yerlerinde “Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri” oluşturuluyordu. Bu cemiyetlerin kurucuları, aslında İttihatçılardan başkası değildi. Önceleri İttihat ve Terakki içerisinde örgütlenmiş bulunan Osmanlı aydını, ya da " asker-sivil bürokratı" bu kez de Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri içinde örgütleniyordu.

Uzun süredir ve özellikle mütarekeden sonra oluşturulmaya çalışılan İngiliz muhabbeti ve propagandalar Türk kamuoyunda meydana getirilmek istenen teveccühten yararlanarak Yunan istilasını olaysız sağlamaya çalışan İngiliz temsilcileri var güçleriyle çalışmakta ve işgali kamuoyunda çeşitli propagandalarla mazur göstermeye çalışıyorlardı. Aynı zamanda İngiliz Muhibleri Cemiyeti üyesi olan Refi’ Cevat ve Ali Kemal gibi bazı yazarlar gazetelerinde İngiliz mandaterliğini savunan yazılar yazmaktaydılar. İstanbul Hükümeti, halkı korumak için köklü tedbirler almağa cesaret edemediği ve hatta bunu düşünmek bile istemediği için, uzlaşma ve tâviz politikasından ayrılmıyordu. Ancak hükümetin hatalı ve tehlikeli bu tutumu, savaşmak kararında olanları bile geçici bir süre için uzlaşmaya götürüyordu. Bunlar arasında bir süre Amerikan mandasını savunan Hadlide Edip Hanım gibi yazarlar da vardı.

Ancak tüm bunlar, Anadolu’da doğan millî teşkilatın bir devlet teşekkülü haline gelmesini hem kolaylaştırmış, hem de hızlandırmıştır. İstanbul Hükümeti, halkı korumak için köklü tedbirler almaya cesaret edemediği ve hatta bunu düşünmek bile istemediği için uzlaşma ve tâviz politikasından ayrılamıyordu. Öyleyse kurtuluş için âdeta bir mucize gerekiyordu. Bu biricik ve tek ümit, devletten çıkmayınca kimden nereden tecelli edecekti. Kim bu millete sahip çıkacaktı. Bunun cevabını Büyük ****** açık ve net olarak ifade etmektedir. “Millet, Büyük Türk Milleti” bu asil milletin ağrından çıkan Anadolu insanı. Mucizeyi onlar gerçekleştireceklerdi.

Gazi Mustafa Kemal Paşa, " Milletlerin esareti üzerine kurulmuş müesseseler her zaman yıkılmağa mahkûmdur." derken bir tarihi gerçeği dile getiriyordu. İlelebet yaşamak isteyen bir millet, tarihini de yaşatmak zorundadır. Çünkü bizler yokluklar içinde, destanlar yazan bir milletin çocuklarıyız.

Tarihinin hiçbir döneminde bu tür oldu bittilere boyun eğmemiş olan Büyük Türk Milleti bu işgale de seyirci kalmamıştır. Nitekim resmî makamların tüm çekimser tutumlarına rağmen, inisiyatif kullanan komuta kademesindeki subaylar emirleri altındaki birlikler ve mahalli kuvvetlerle düşman ilerlemesine silahla karşı koymuşlardı. Yunan işgal ve ilerlemesini reddeden Batı Anadolu insanı, hükümetin sükûnet tavsiye eden kararlarını dinlemeyerek bazı direniş heyetleri oluşturmuşlardır. Memleketlerinin düşman çizmesi altında çiğnenmesini asla kabul etmeyen vatanseverler öncelikle bölgesel kurtuluş hareketlerine girişmişlerdir. Bu bakımdan daha kongreler yapılıp, Millî Mücadele’nin esas programı yürürlüğe konmadan Batı Anadolu işgale karşı çıkmıştır. Batı Anadolu direnişi Yunanlıların içerilere nüfuzunu önlemiş, düzenli ordu birliklerinin kurulmasına zaman ve zemin hazırlamıştır. Eğer Batı Anadolu direnişi olmasaydı, bölge çok daha önce Yunan işgaline girmiş olurdu. Balıkesir Kongresi, işgali protesto etmenin ötesinde, “Harekât-ı Milliyeyi” fiilen başlatıp, ilan etmiştir.

Bugün öyle görüş ve düşünceler ortaya atılıyor ki, tümüyle bilimselliğin katledilmesi olarak nitelenebilir. Bir kesim var ki, Vahideddin çok iyi, ****** çok iyi, Kâzım Karabekir herkes çok iyi bir şekilde görevini yerine getirmiş. Ancak, yine de kötü bir adam gerekli, bu da Damat Ferit’tir. Böyle düşünenlerin önemli bir kısmı Vahideddin’i biraz düze çıkarmak için yapıyorlar sanırım. Bir kesimin çabası da “Mustafa Kemal’i Anadolu’ya Vahideddin gönderdi. Dolayısıyla Millî Mücadeleyi de başlatan Vahideddin’dir” diyebilmek içindir. Ancak, sıkıştıkları zaman, " Mustafa Kemal Paşa’yı Samsun’a götüren bu vapur değildir, şu vapurdur, bizi yanıltmışlar" gibi daha pek çok asılsız, çirkin iftiralar atabiliyorlar. Samsun’a doğru yol alan Bandırma Vapurunun boyu 236 metre, baca yüksekliği ise 19 metre imiş. Halbuki o sırada dünyanın en büyük gemilerinden biri olan Queen Elizabeth’in boyu 286 metredir. Bandırma Vapuru 1878 yılında yapılmıştır. 48 metre boy, 6.5 metre baca yüksekliğine sahiptir. 1915 yılında batırılmış, yeniden yüzdürülmüştür. Bandırma Vapuru söküldükten 1 yıl sonra, 1926 yılında satın alınan vapura Ülgen adı verilmiştir. Gazetelerde ifade edilen vapur bu vapurdur.

Sultan Vahidettin’in mütareke başındaki tutumunu biliyoruz. İttihat ve Terakki’yi tasfiye etmek için çok büyük bir fırsat yakalamıştı. Bu hışımdan sadrâ zam Ahmet İzzet Paşa dahi nasibini almıştır. Aralık 1918’ de sözde seçime gitmek bahanesiyle meclisin feshi, Nisan 1920’de Kuvâ-yı İnzibâtiye, Hilafet Ordusu, Divân-ı Harpler v.s. harekete geçirilmiştir. Üstelik nasihat heyetleri, iç isyanlar, işgale direnenlerin tutuklanıp yargılanmaları unutulmamalıdır. Bir başka kesim ise, “Vahideddin’in, ******’ü ülkeyi düşmanlardan kurtarsın diye Samsun’a göndermiş olduğunu” söylemektedir. Siz bu ifadelerle koşullandırılmış bir çocuğa Cumhuriyetin nasıl kurulduğunu, neden kurulduğunu, o devletin neden yıkıldığını anlatmakta zorluk çekersiniz.

Elimizde belge var, diyenlerin, belge kaynakları nereleridir ? Hangi devlet, ya da devletin arşivinden alınmıştır ? Şu kadar kişi asıldı, sürüldü, mahkûm edildi diyenler, Damat Ferit döneminde faaliyet gösteren İstanbul 1 numaralı sıkıyönetim mahkemesi olan " Divân-ı Harb-i Örfî " nin binlerce masumu, sırf Kuvâ -yı Millîye taraftarı oldukları, Anadolu’ya katıldıkları için çeşitli hapis, sürgün cezalarına çarptırıldıkları, çok sayıda vatan evladının idam edildiğini, meslekten atılarak, çoluk çocuğunun sefalete itildiğini biliyorlar mı acaba ? Bunları gündeme getirip, bu beylere sormak gerekmez mi ?

Mustafa Kemal Paşa’nın gönderilme amacı kısaca şöyle özetlenebilir : Ulusal direnişi örgütlemek. Mustafa Kemal Paşa’ya verilen talimatın esası, bölgelerin askersiz ve silahsız hale getirilmesiydi. İngilizlerin baskısıyla Paşa geri çağrılmıştır. Bu çağrıya sert bir cevap veren Mustafa Kemal Paşa, çok sevdiği askerlik görevinden istifa ederek, milletin sinesinde savaşı sürdürmek olmuştur. Üstelik İstanbul Meclis-i Mebusanı’nın kapatılarak, Ankara’da T.B.M. Meclisi açıldıktan sonra, tümüyle halktan kaynaklanan meşru bir irade görevi devralıyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
19 MAYISLARIN ANLAM ve ÖNEMİ
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
ForumAlem :: TariH :: Osmanlı Tarihi-
Buraya geçin: